Boşanma veya ayrılık sonrası ortaya çıkan en hassas konulardan biri, çocukların velayeti ve ebeveynler arası iletişimdir. Ancak bazı durumlarda bir ebeveyn, çocuğu diğer ebeveynin rızası olmaksızın yurt dışına götürebilmekte veya orada alıkoyabilmektedir. Bu durum hem çocuğun üstün yararını hem de diğer ebeveynin haklarını ciddi şekilde ihlal edebilir. İşte bu gibi vakalar “uluslararası çocuk kaçırma” kapsamına girer ve uluslararası hukuk mekanizmalarını devreye sokar.
Bu yazıda uluslararası çocuk kaçırma davalarının ne olduğu, hangi durumlarda gündeme geldiği, Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmeler, dava süreci ve çözüm yolları hakkında bilmeniz gereken her şeyi detaylı bir şekilde ele alıyoruz.
Uluslararası çocuk kaçırma nedir?
Uluslararası çocuk kaçırma, çocuğun yasal olarak yerleşik olduğu ülkeden diğer ebeveynin izni olmadan alınarak başka bir ülkeye götürülmesi ya da yurt dışında izinsiz olarak alıkonulması durumudur. Bu tür eylemler, çocuğun menfaatini zedelediği gibi, uluslararası hukuka da aykırılık teşkil eder.
Hukuki çerçeve: 1980 Lahey Sözleşmesi
Uluslararası çocuk kaçırma davaları, temel olarak 1980 tarihli Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Yönlerine Dair Lahey Sözleşmesi kapsamında yürütülür. Türkiye bu sözleşmeye 2000 yılında taraf olmuştur.
Lahey Sözleşmesi’ne göre:
- Bir çocuk, daimi yerleşim yeri dışına haksız şekilde götürülürse veya alıkonulursa,
- Diğer ebeveyn geri dönüş talebinde bulunabilir,
- İlgili ülke, çocuğun derhal iadesine karar vermekle yükümlüdür.
Sözleşmenin amacı
Lahey Sözleşmesi’nin amacı:
- Haksız yere götürülen veya alıkonulan çocukların hızlı şekilde asıl yerleşim yerlerine geri gönderilmesini sağlamak,
- Velayet haklarının ihlalini önlemek,
- Çocukların kaçırılmasını bir velayet kazanma aracı olmaktan çıkarmaktır.
Hangi durumlar “çocuk kaçırma” sayılır?
Aşağıdaki şartlar sağlandığında olay, Lahey Sözleşmesi anlamında uluslararası çocuk kaçırma olarak değerlendirilir:
- Çocuk, 16 yaşından küçük olmalıdır,
- Çocuğun daimi yerleşim yeri sözleşmeye taraf bir ülkededir,
- Diğer ebeveynin açık rızası olmadan çocuk başka bir ülkeye götürülmüştür veya orada alıkonulmaktadır,
- Götürme veya alıkoyma, mevcut velayet hakkının ihlali anlamına gelmektedir.
Hangi durumlar sözleşme kapsamında değildir?
Lahey Sözleşmesi şu durumları kapsamaz:
- Taraf olmayan ülkelerde gerçekleşen kaçırmalar,
- Çocuğun daimi yerleşim yeri taraf olmayan bir ülkedeyse,
- Çocuk 16 yaşından büyükse,
- Olay yalnızca ziyaret hakkı ihlalini içeriyorsa (velayet değilse).
Türkiye’nin taraf olduğu ülkeler
Türkiye, 1980 Lahey Sözleşmesi’ne taraf olup karşılıklılık esasına göre anlaşmanın uygulandığı ülkeler arasında şunlar yer alır:
- Almanya
- Fransa
- Hollanda
- ABD
- Birleşik Krallık
- İsviçre
- Belçika
- Kanada
- İtalya
- İspanya
Bu ülkelerle yaşanan uluslararası çocuk kaçırma vakalarında Türkiye, sözleşme hükümlerine göre işlem yapar.
Dava süreci nasıl işler?
Uluslararası çocuk kaçırma davalarında izlenmesi gereken adımlar genel olarak şu şekildedir:
- Başvuru: Haksız olarak çocuğu kaçırılan ebeveyn, çocuğun bulunduğu ülkedeki yetkili makama başvurarak çocuğun iadesini talep eder.
- Merkezî Makam: Türkiye’de bu konuda yetkili makam, Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğüdür.
- İnceleme: Merkezî makam, başvuruyu değerlendirir ve karşı ülkenin merkezî makamına iletir.
- Yargı Süreci: Karşı ülkede yetkili mahkemeye başvurularak çocuğun iadesi istenir.
- Karar: Mahkeme, sözleşme şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini değerlendirir ve iadeye veya reddine karar verir.
İade talebi ne kadar sürede yapılmalı?
Lahey Sözleşmesi’ne göre iade talebi çocuğun kaçırıldığı tarihten itibaren bir yıl içinde yapılmalıdır. Ancak bu sürenin aşılması halinde bile, çocuğun yerleştiği yeni ülkede uyum sağladığına dair ciddi bir kanıt yoksa iade kararı verilebilir.
Mahkemenin iade talebini reddedebileceği durumlar
Bazı istisnai hallerde mahkeme çocuğun iadesini reddedebilir. Bunlar:
- Çocuğun ciddi psikolojik zarar göreceği ispat edilirse,
- Çocuk yeni çevresine uyum sağlamışsa (ve bir yıl geçmişse),
- Başvuran ebeveyn velayet hakkına sahip değilse,
- Çocuğun 12 yaşından büyük olması halinde, geri dönmek istemediği açıkça beyan edilirse.
Ancak bu istisnalar sınırlı ve dar yorumlanmalıdır. Aksi takdirde sözleşmenin koruma amacı zedelenir.
Çocuğun iade edilmesinin sonuçları
Mahkeme çocuğun iadesine karar verirse:
- Çocuk derhal daimi ikametgahına geri gönderilir,
- Bu süreçte çocuğun güvenliği sağlanır,
- Velayet davası kaçırıldığı ülkede devam eder,
- Ceza hukuku açısından kaçıran ebeveyn hakkında ayrıca işlem yapılabilir.
Ceza hukuku boyutu
Uluslararası çocuk kaçırma, yalnızca özel hukuk alanında değil, ceza hukuku bakımından da suç teşkil edebilir. Türk Ceza Kanunu’na göre:
- Velayet hakkını ihlal eden kişinin ceza sorumluluğu doğabilir.
- Uluslararası hukuk çerçevesinde iade talebine konu olabilir.
Bu nedenle çocuğu kaçıran ebeveyn, hem velayet davası hem de ceza soruşturmasıyla karşı karşıya kalabilir.
Örnek senaryo
Bir Türk vatandaşı, boşandığı eşinden olan çocuğu Almanya’dan Türkiye’ye getirmiştir. Ancak bu seyahat için diğer ebeveynin yazılı izni yoktur. Almanya’da velayet paylaşımı eşit şekilde düzenlenmiştir. Almanya’daki ebeveyn, Türk Adalet Bakanlığı aracılığıyla Lahey Sözleşmesi kapsamında iade talebinde bulunur. Türk mahkemesi, çocuğun Türkiye’de yerleşip yerleşmediğini, kaçırmanın haksız olup olmadığını değerlendirir. Eğer şartlar sağlanıyorsa, çocuğun Almanya’ya iadesine karar verilir.
Uygulamada karşılaşılan sorunlar
- Farklı ülkelerdeki hukuk sistemlerinin uyuşmaması
- Çocuğun yüksek menfaatinin nasıl yorumlanacağı
- Sürelerin kaçırılması
- Taraf olmayan ülkelere kaçırmalarda çözüm bulmanın zor olması
Bu nedenlerle, uluslararası çocuk kaçırma davalarında alanında uzman bir avukattan yardım alınması büyük önem taşır.
Çocukların korunması açısından Lahey Sözleşmesi’nin önemi
Lahey Sözleşmesi, çocukların bir ebeveynin keyfi kararıyla ülke değiştirmesine engel olarak çocuğun düzenli gelişimini güvence altına alır. Aynı zamanda:
- Velayet kararlarının ihlal edilmesini önler,
- Ebeveynler arası dengeyi korur,
- Çocuğun kaçırılmasını caydırır.
Uluslararası hukukta çocuk haklarının korunmasına dair en etkin mekanizmalardan biridir.
Sonuç: Uluslararası çocuk kaçırma ciddi bir hukuki süreçtir
Uluslararası çocuk kaçırma davaları, sadece bir çocuğun fiziksel olarak başka bir ülkeye götürülmesi değil; aynı zamanda onun duygusal, sosyal ve psikolojik gelişimi açısından hayati öneme sahip bir meseledir. Bu süreçler oldukça teknik, zaman hassasiyetine dayalı ve karmaşıktır.
Ebeveynler arasında anlaşmazlık olsa bile, çocuğun üstün yararı gözetilmeli ve velayetle ilgili tüm işlemler mahkeme kararlarına uygun şekilde yürütülmelidir. Her iki ebeveynin de çocuk üzerindeki haklarını koruyan sistemler, hukukun çocuk yararını esas alması sayesinde işler hale gelir.
Konuya ilişkin daha detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
Bir yanıt yazın